Oktay Güvemli Muhasebe ve Finans Tarihi Vakfı

Bir Western filminde kızılderili bir kadın kocasının kendisini sevip sevmediğinden emin değildir. Emin olmak için kimsenin olmadığı bir ortamda kutsal olduğuna inandıkları, ağaç gövdelerinin oyulması ve boyanması ile oluşturulan totemlerin karşısına geçer ve tanrısı Manitu'ya kocasının kendisini sevip sevmediğini sorar. Totem dile gelir ve "senin için ne yaptığına bak" der.

Birçok akademisyen için akademik hayattaki başarısını ifade etmek amacıyla "duayen" kavramının kullanıldığını duymuşsunuzdur. Duayen kavramının sözlük anlamı olarak, bir işi en iyi yapan, bir işin ustası, hiyerarşik olarak üstte olan kişi anlatılmak istenmektedir. Akademik anlamda duayen kavramının bir akademisyen için kullanıp kullanılmayacağına konusunda yukarıdaki kızılderili kadına verilen cevap bize yardımcı olabilir. Akademisyenin çalışma yaptığı bilim dalına ilişkin olarak yaptıklarına bakarak.

Akademisyenin Doçent veya Profesör unvanı olması, bölüm başkanı, dekan, rektör olması duayen olduğunu gösterir mi?

Akademisyenin konusunda uluslararası veya ulusal ödül alması, uluslararası ve ulusal yayın yapması, orijinal kitaplar yazması ve projeler oluşturması, uluslararası ve ulusal kongreler düzenlemesi, yetenekli akademisyenler yetiştirmesi, mesleki örgütler kurup yönetmesi, ulusal anlamda kendi bilim dalına ait en büyük kütüphaneyi kurmuş olması ve uluslararası alanda tanınıyor olması duayen olmak için yeterli midir?

Sayın Oktay Güvemli birer kelime olarak ifade edilen bu özelliklerin hepsinin üstesinden gelmiş, başarmıştır.

Ülkemizde rahmetli olan tüm değerli insanların ardından "yeri doldurulamaz" söyleminde bulunulur. Hemen hemen her değerli insanın yeri bir şekilde dolmaktadır. Sn. Oktay Güvemli'nin yarattığı boşluğu doldurmak pek mümkün görünmemektedir. Yaşıyor olsaydı daha nelerin üstesinden gelip, önemli bilimsel üretimler gerçekleştirmiş olurdu.

Göremiyoruz ama, meleklerin katkısıyla büyük olasılıkla Luca Pacioli ve Abdullah Mazenderani ile muhasebe kongresi düzenliyordur...